Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı
Osmanlı şekercilik sanatında, huzur, bağlılık ve anlaşmayı temsil ederek simgesel bir anlama sahip olan akide şekeri dini ve toplumsal kutlamaların bir parçası olarak düğünler, Ramazan bayramı, kandiller gibi özel günlerde mutlaka ikram edilirdi. 17. yüzyılda yaygınlaşan mevlit geleneğinde inananların Allah’a ve peygamberlere içten bağlılıklarının göstergesi olarak kokulu şurup ve şerbetlerin yanında akide şekeri ikram edilmesi de bir gelenek olarak yerleşmişti. Eskiden akide şekeri kelle şekeri olarak bilinen kalıp şekerlerin havanda dövülüp, odun ateşinde, bakır kazanlarda eritilip pişirilmesiyle hazırlanırdı. Soğuma sırasında şeker ağdasına misk, gülsuyu, bergamot, limon gibi meyve özleri, tarçın, karanfil, nane gibi aromalar katılarak çeşitli tat ve görünümlerde akide şekeri imal edilirdi. Akide şekeri zaman içinde şekerci ustaları tarafından çeşitlendirilip renklendirilmiş ve yuvarlak, yassı, ortası çukur olarak ve hatta üzerinde “maşallah” yazılı mühürlü halleriyle değişik şekillerde yapılmıştır. 19. yüzyıl ortalarında ise şeker ağdasının mermer tezgâh üzerinde çubuk biçimine getirilip köşeli, yuvarlak doğranması ile “Hacıbekir kesimi” denen akide türü ortaya çıkmıştır. Tarçınlı, fındıklı, güllü, limonlu, portakallı, menekşeli, naneli rengârenk akide şekerleri özellikle Ramazan bayramı öncesi cam kavanozlar içinde başta çocuklar olmak üzere alıcılarını beklerlerdi.
|