Osmanlı'nın geniş bir coğrafyaya yayılmasının bir sonucu olarak pek çok farklı kültürle etkileşim halinde olmuş olan bir tatlı çeşidi olan baklava, farklı malzemeler ve farklı tekniklerle pişirilmiştir.
Fatih Sultan Mehmet dönemine ait mutfak defterlerinde kayıtlı olan bir bilgiye göre baklava ilk kez 1473 yılının Şaban ayında Topkapı Sarayı'nda pişirilmiştir. Baklavanın tarihine ait bir başka kayıt ise 17. yüzyılın ortalarında Evliya Çelebi tarafından kaleme alınmıştır.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde Bitlis Beylerinden birinin konağında hazırlanan baklavadan tattığını yazmıştır.
Bununla birlikte III. Ahmed döneminin şair ve yazarlarından biri olan Seyyid Vehbi tarafından hazırlanan Surname'de, padişahın dört şehzadesine yapılan sünnet töreninde tüm konuklara baklava ikram edildiği kayda geçirilmiştir.
Bunlar ve buna benzer daha başka kayıtlardan, Osmanlı'da hemen herkes tarafından bilinen bir lezzet olsa da baklavanın daha çok saray ve konaklarda yaşayan yüksek sınıf tarafından tüketilen bir tatlı çeşidi olduğunu görmek mümkün.
Öyle ki baklava pişirilen mutfaklarda ustalar tecrübeli kişiler arasından seçilmiş, baklavanın incelikle hazırlanması; pişirilmesi ve sofralara sunulması sağlanmıştır.
Örnek verecek olursak bir aşçı; saray ya da konak mutfağına alınmadan önce kendisine pilav ve baklava yaptırılmakta, yufka hamurunu ne kadar ince açtığı ise işe alınıp alınmamasında önemli bir kriter olmuştur.
Osmanlı'da baklava tarihine dair bilinmesi gereken bir diğer ayrıntı da hazırlanan pek çok farklı baklava çeşidi olduğudur.
Osmanlı tarihinde basılı ilk yemek kitabı olarak bilinen Melceü't-Tabbahi'de yazılı olan kaymak baklavası, pirinç baklavası ve âdi baklava ise bunlardan bir kısmıdır.
|