|
|
Domates Hakkında |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc174679
Gönderme Tarihi: 19.Ekm.2023
101 defa indirildi / yazdırıldı
|
https://www.sabah.com.tr
Sofraların ve yemeklerin vazgeçilmezi olan domatesin faydaları da insan sağlığı için vazgeçilmez bir konumdadır. Lezzetiyle de sevilerek yenilen domates, hem Türkiye'de hem de dünyada yoğun olarak tüketilmektedir. Artık yaz mevsimini bile beklemeden 12 ay boyunca neredeyse bütün yemeklerde tükettiğimiz domates, Amerika kıtası keşfedilene kadar Avrupa'nın da haberdar olmadığı bir sebzeydi. Kolomb'un Amerika'yı keşfi sonrasında, 1550 yıllarında Avrupa'ya taşınmış, hatta Avrupa'ya gelişinde Fatih Sultan Mehmet'in rol oynadığına dair asparagas bilgiler dolaşan o çok sevdiğimiz sebze. Tüketilen domatesler, Kuzey Amerika'da ve Avrupa'ya geldiğinde zehirli olduğu düşünülmüş hatta tüketilmemişti. Kırmızı zehrin rengi olduğu için zehirlenerek öleceklerinden korkuyorlardı tüm Avrupalılar. Daha sonra 1692'de bir Napoliten yemek tarifinde domates görülünce talihi tamamen değişiyor. Osmanlı mutfağına da 19. yüzyılın sonunda giren domates, sadece yeşilken tüketiliyor, rengi kızarmadan önce hemen dolması, çorbası, zeytinyağlısı ve turşusu yapılıyordu.
Anavatanına diğer kıtalardan daha yakın olsa da Kuzey Amerika'da da domates tüketimi ancak 18. yüzyılda başladı. Bizim mutfağa da 19. yüzyılın sonunda girdi. Tabii Anadolu'ya gelen bu domatesler, bugün bildiğimiz boyutlardaki domatesler gibi değil, kiraz domates dediğimiz küçük domateslerdi. Günümüzde Türkiye, dünyanın en çok domates üreten ülkelerinden biri halinde. Birinci Dünya Savaşı sonrası Adana ve Trakya'da başladı, zamanla tüm yurda yayıldı.
|
Domates Hakkında |
|
Cemo
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 25.07.2014
Mesajlar: 35 Şehir: Zonguldak |
Kısa URL: https://ml.md/lc100267
Gönderme Tarihi: 27.Tem.2014
1,747 defa indirildi / yazdırıldı
|
Metin Okutan
Pek çok yiyeceğimiz gibi domatesler de "üzerinde fazlasıyla oyun oynanan" kıymetli besinlerimizden biri. İlk kez M.Ö. 700'lü yıllarda Meksika'da Aztekler tarafından yetiştirildiği biliniyor. Adını "tomatl" koymuşlar. Bugün bu kelime, her ülkenin kendi dilinin meşrebine göre biraz değiştirilerek hâlâ kullanılıyor.
TADIYLA RAKİPSİZ
1500'lerde Kristof Kolomb'un marifetiyle Avrupalı oluyor. Öncelikle İspanya'da varlık gösteriyor. Akdeniz iklimi çok seviyor ve oraları yurt ediniyor. Bir dönem İngiltere'de süs bitkisi muamelesi görüyor. Zehirli benzerleri yüzünden uzak duruluyor. Kızardığında çürüdü diyerek atılıyor. Ucuz olduğu için fakir yiyeceği denilerek burun kıvrılıyor. Hayatın bu "zorlu ve dikenli yollarında" çektiği çile son bularak nihayet mutfakların baş köşesine yerleşiyor. Hemen her yemeğe girerek tat katmasıyla adeta rakipsizleşiyor. Yaz güneşinin ve toprağın bütün bereketinden yararlanıyor. İyi de ediyor. Yaz mutfaklarında "egemenliğin kayıtsız şartsız" kendisinde olduğunu ilân ediyor ve bunu herkese kabul ettiriyor. İtirazı olanın vay haline...
ÇİKOLATA VE SALKIM
Bizim topraklarımızdaki varlığı 18. yy. dan itibaren başlar. Osmanlı'nın çöküş döneminden itibaren ise hayatımızdan çıkmamak üzere yerini sağlamlaştırır. Bugün dünyanın 3. büyük üreticisiyiz. Her yemekte onun rengi ve tadıyla karşılaştığımız için bu durum şaşırtıcı değil. Çok değil 10-15 yıl önce çok güzel gerçek domateslere herkes ulaşabilirken bugün tezgâhlarda ve raflarda domates benzeri domatesler daha çok yer alıyor. En çok çikolata domates denen çok koyu renkli olanların tadıyla, kokusuyla domatesle uzaktan yakından ilgisi yokken, adına domates demekten çekinen yok. Salkım salkım dizilenler de aynı kaderi paylaşanlardan.
KURUTULMUŞU MODA OLDU
Hepimizin aklındaki o pembe domateslere ulaşmak "deveye hendek atlatmak" gibi zor. Çabuk bozulan, incecik kabuklu, kokusu, tadı domates olan bu türün ticari şansı az olmasına rağmen gönül bu, bir türlü vaz geçemiyor. Kokusuyla, rengiyle, tadıyla kabul gören "geç dönem"in yıldızlarından Çanakkale Domatesleri'ne olan talep haksız değil. Kış için hazırlık yapanların Çanakkale'ye yakın durmasında mahsur yok.
Bir de kurutulmuşları var ki, son yıllarda daha bir görünür oldular. Rengi koyu olanlar doğal yollarla güneşte kurutulanlar, kırmızısını muhafaza edenlerse endüstriyel şartlarda kurutulanlar olarak mutfaklarda alternatif oluşturuyorlar. Salça ise her dönemin olmazsa olmazı.
Yeşil domatesleri daha çok turşu kurmak için kullanıyoruz, zeytinyağlı yemeğini yapanlar azınlıkta olsa da var. En bilinen müstakil domates yemeği bir klâsik diyebileceğimiz Domates Çorbası. Gerçek domatesten, kavrulmuş unla, tereyağı ve et suyu kullanılarak yapılanı fazlasıyla lezzetlidir. Plâkisini, musakkasını, bastısını yapanları biliyorum. Ben kavurmasını pek severim: küp küp doğranmış domates, yemeklik doğranmış soğan, incecik kıyılmış yeşil biber, hâlis tereyağı veya zeytinyağında kavrulurken, üzerine biraz yıkanmış pirinç ve sıcak su ilavesiyle leziz mi leziz, hafif mi hafif şık bir yaz yemeğine kavuşmuş olursunuz. Dolması çok baştan çıkarıcıdır. Pirinç ve kıymayla yapılan harç, içi oyularak çıkarılmış domateslere doldurulup pişirilir ve biraz da fırınlanır. Bir de pişirilmeden kıyılmış maydanoz, beyaz peynir veya lor peynirle doldurulup yenenleri var ki meraklısı çoktur. İçinde domates olmayan bir menemeni sofraya hiç getirmeyin. Domatesli pilav az rastlanan bir dost gibi insanı zenginleştirirken salatası içine girenlerle birlikte hayat kaynağıdır. Tuza banıp ekmeğe katık edilene köylü yiyeceği diyerek burun kıvırmak akıl tutulmasına denktir. İtalyanlar'ın leziz peyniri mozarella ve domates dilimlerini sırayla kullanarak kendinize bir lezzet kulesi inşaa edebilirsiniz, yeşil eleman olarak fesleğeni gözardı etmeden ama... Kiraz domatesler, yemeği, sofrayı, salatayı, kahvaltıyı neşelendirir, insana çocuksu bir sevinç yaşatır, anmadan geçemeyiz elbet. Yazın bu en kırmızısına olan aşk sadece lezzet bağlamında ele alınırsa bir miktar haksızlık etmiş oluruz. Meyve mi sebze mi olduğu konusundaki tartışmaya girmek istemediğim mutfakların demirbaşına rengini veren, erkeklerin kaçamadığı prostat ve prostat kanserine karşı çok etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış olan, kabuğunun hemen altında bulunan likopen adlı pigmenti vücudumuz maalesef üretemiyor. Bu çok kıymetli maddeyi ise biz soyup atıyoruz. Prof. İbrahim Adnan Saracoğlu "Doğa çöp üretmez" derken ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anlıyoruz.
|
Domates |
|
siyami
Super MOD
Kayıt: 26.09.2006
Mesajlar: 1925 Şehir: izmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc97531
Gönderme Tarihi: 20.Nis.2014
1,648 defa indirildi / yazdırıldı
|
Patlıcangiller familyasından olan, çiğ ya da pişmiş olarak tüketilen kırmızı meyveleri için üretilen bir bitkidir. Su açısından zengin olup, enerji değeri düşüktür; ancak vitamin açısından iyi bir kaynaktır. Peru kökenli bir bitki olan domates, ispanyaya getirildikten sonra uzun süre zehirli olduğuna inanılarak 18.yya kadar süs bitkisi olarak kullanılmıştır.
Bilinen başlıca çeşitleri şunlardır:
Sırık domates (orta boy -küçük boy ya da kokteyl)
Sivri domates (zeytin)
Yıldız domates (orta boy-büyük boy)
Yuvarlak domates
Armut biçiminde kiraz domatesler (sarı-kırmızı)
Kiraz domatesler (orta boy-küçük boy)
Domatesleri satın alırken sert, parlak, kırışıksız ve çatlaksız ve tercihen tek renkli olanlarını almak gerekir. Dolma yapımında kullanılacak domatesler orta boylarda seçilmelidir. Ayrıca Türk mutfağında ham olan yeşil domatesler de dolma yapımında kullanılırlar.
|
Domates |
|
Yemek Tarifleri
Robot
Kayıt: 18.06.2006
Mesajlar: 10595 Şehir: Türkiye |
Kısa URL: https://ml.md/lc53941
Gönderme Tarihi: 26.Tem.2010
2,518 defa indirildi / yazdırıldı
|
Nazan Yiyen
İki tane domates tarladan çıkmış, yuvarlana yuvarlana yol boyunca yürüyorlarmış. Araba gelmiş domatesin birini ezmiş. Sağlam kalan ezilene bakıp gülmeye başlamış: "Oh!" demiş... "Ne güzel salça oldun." Ezilen domates de diğerine : "Ne gülüyorsun be!" demiş. "Sanki senin akıbetin benimkinden çok farklı mı olacak?"
Bol güneşli yaz günlerinin vazgeçilmezi olan domates sebze midir, yoksa meyve mi? Meyveler genellikle çiğ olarak; sebzeler ise pişirildikten sonra yenilir. Bu da bazı yiyeceklerin meyve mi, yoksa sebze mi olduklarına dair karışıklıklara yol açar. Ancak şu domatese bir türlü karar veremedik. Bakın şimdi! Domates çiğ olarak yenilebilir. Ama tencere yemeği olarak dolması da yapılır. O ne tattır... O ne güzellik...
Yetmedi... Her türlü yemeğin içine katılır neredeyse... Bir katkı maddesi olarak girdiği tencerenin zaman zaman hâkimiyetini de ele geçirir. Bu durumda domates meyve midir, yoksa sebze mi? Bilen varsa yardımcı olsun! Aslına bakacak olursanız uzun zaman önce, pek çok Avrupalı için domates aşk elması olarak kabul edilirdi. Çünkü o yıllarda domatesin insanları romantikleştir-diğine inanılırdı. İnsana komik geliyor değil mi? Aslına bakacak olursanız genel kanı domatesin bir meyve olduğudur. Oysa biz Türkiye'de domatesi bir sebze olarak kabul ederiz. Manavlarda sebze reyonlarında satar veya satın alırız. Onun re-yonlardaki yeri taze fasulyenin, patatesin, kabağın ve patlıcanın yanıdır. Ama Avrupa'da domates, bir meyve sayıldığından meyve reyonlarında yer alırdı. Alırdı diyoruz... Çünkü biz Türkler Avrupa'da ticaret hayatına başladıktan sonra, tarafımızdan yönetilen bütün marketlerde domates sebze reyonlarında yer almaya başladı. Eh Avrupalılar da böylece bu karışık durumdan kurtuldular.
Oysa bilim adamları; yani botanistler, sebze-meyve arasındaki ayırımı başka türlü yapıyorlar. Onlara göre meyveler, içinde etli veya kuru, çoğunluğunu çekirdek diye adlandırdığımız, kendi tohumu veya tohumları bulunan yiyecekler. Bu tanıma göre kayısı, şeftali, üzüm, taze fasulye, domates, hıyar ve benzeri gıda maddeleri teknik olarak meyve... Yine de, biz bildiğimiz gibi yapalım ve kuru fasulyeyi nimetten, domatesi sebzeden sayalım. Bu arada hatırlatmakta yarar var. Ülkemiz domates üretiminde dünyanın en büyük üçüncü ülkesi. Birincisi kim diyecek olursanız hemen cevabını verelim: Çin. İkinci ise ABD.
Domates Çeşitleri
Genelde kırmızı diye bilinen domates bitkisinin sarı ve beyaz meyveli çeşitleri de vardır. Bu meyveler bahçelerde üretildiği gibi, günümüzde gelişen seracılık sayesinde bütün yıla yayılarak seralarda da yetiştirilir. Taze olarak bol bol yenilip salata ve yemeklere katılan domates, salçası yapılarak da yemeklerde kullanılır.
Domatesin Tarihi
Domatesin tarihi ilginç... Önce Bolivya ve Peru'da ortaya çıkmış. Ama o yıllarda bulunan domatesler sarı renkli ve yabani. Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden sonra, yani 16. yüzyılda Avrupa'ya getirilmiş, italyanlar, sarı renginden ötürü onu "altın elma" olarak adlandırmışlar uzun süre. Fakat domates, genel olarak Avrupa kıtasında 1800'lü yıllara kadar popüler olamamış, özellikle de zenginler arasında. Çünkü, o yıllarda kurşun ve kalay karışımı sofra takımı kullanan zenginler, domatesin zehirli bir bitki olduğuna inanmışlar. Çünkü domatesin içindeki kimi asitler ve benzer içerikler, bu tür madeni maddelerle bir araya geldiğinde ölüme varan zehirlenmelere neden oluyormuş. Fakirler ise tahtadan yapılma tabaklar ve genelde ellerini kullandıkları için domatesi rahat rahat tüketmişler. Özellikle de İtalyanlar... Ancak domates, hak ettiği ilgiyi 1800'lü yıllara kadar yakalayamamış. Peki 1800'lü yıllarda ne olmuş ve domates birden meşhur olmuş? Bunun ilk nedeni kültürler arası etkileşim. Amerika ve Avrupa arasındaki göçler başta olmak üzere, zevklerin karışması. Teknik buluşlarda olduğu gibi, Avrupalılar yeni tatlar da bulmanın keyfine varmışlar. İkinci ve belki daha önemli etken ise pizza! Pizza, 1800'lü yılların sonlarında italya'nın Napoli şehrinden tüm Avrupa'ya ve dünyaya yayılırken domates lezzetini de meşhur etmiş. Kraliçe Margarite'nin Napoli'ye gelişin kutlayan bir restoran sahibi, İtalya bayrağını sembolize eden yeni bir pizza türü geliştirmiş: Mozarelle peynirinden beyaz, fesleğenden yeşil ve domatesten kırmızı. Halen, pizzanın en temel formu olarak kabul edilen bu evrensel tat, büyük ilgi görerek hem pizzayı hem de domatesi meşhur etmiş.
Osmanlı'da ise domates, saray tatları içinde neredeyse hiç yer almamış. Şu an belki domatesi çok seviyor olabiliriz; ama onunla tanışıklığımızın diğer yiyeceklere göre oldukça yeni... Tıpkı, fasulye, patates, kakao veya mısır gibi... Bu arada, dünya üzerinde 7500 ayrı tür domates türü olduğunu söylemeden de geçmeyelim.
Ama şu anda, kim ne derse desin, kim ne söylerse söylesin domates Anadolu'nun en vazgeçilmez sebzelerinden birisidir. Zaten rekoltemizden belli değil mi ne kadar domates düşkünü olduğumuz? Anadolu'nun hemen her yerinde domates yetiştiriliyor.
Artık tam olgunlaştığı zamanlar domatesin... İyiden iyiye kızardılar. Anadolu güneşinin lezzeti ile toprağının bereketi domatesleri salçasını yapılmaya hazır hale getirdi. Zaman geçirmeden kurutmasını da yapmak gerekiyor. Kışın ortalık yerinde, yazın olgunlaşmış bir domatesin tadını başka hangi sebze verebilir ki...
Domates Yetiştirmek
Domatesin soframıza gelene kadar neler yaşadığını merak ettiniz mi? Eminim bilenleriniz, bahçesinde hatta balkonunda domates yetiştirenleriniz bile vardır. Bilmeyenleriniz için ise domatesin geçirdiği süreçleri biz anlatalım. Domates iklim değişiklerine karşı dayanıklı bir bitkidir, bu sebeple de yetiştirmesi en kolay sebzeler arasındadır. Domates iklim değişikliklerine karşı daha dayanıklı olması nedeniyle en kolay ye-tiştirilebilecek sebzelerden biridir. Dayanıklı dediysek, elbette bir noktaya kadar... Domates asıl olarak, ılık ve sıcak iklim sebzesidir. Hava sıcaklığı -2'lere düştüğünde domates tamamen ölür. Gereğinden fazla nem ve sıcaklık da bitkiye zarar verebilir. Sıcak ve kuru rüzgârlarda da domates ölür. Domates için en ideal hava sıcaklığı 16-19 derecedir. Domates kumludan, killiye kadar her toprakta yetiştirilebilir. En ideal toprak ise derin, geçirgen, su tutma kapasitesi iyi olan tınlı topraklardır. Bu topraklar humus ve besin açısından da zengindir. Türkiye'de sırık domates, sanayi (salçalık) domates, ve yer domatesi (sofralık domates) yetiştiriciliği yapılır. Domates dikimi için yapılacaklar domatesin türüne göre değişir. Açık alan yetiştiriciliği yapılıyorsa yer domatesi için sıra arası 140 ila 250 cm, sıra üzeri ise 40-50 cm olacak şekilde dikim yerleri hazırlanır. Bu ölçü sırık domates içinse; sıra arası 80 cm, sıra üzeri 50-60 cm'dir. Domates fideleri, 5-6 yapraklı hâldeyken ve son don dönemi geçtikten sonra dikilerek, can suyu verilir. Daha sonra bitkiler üzerinde ilk meyveler görünene kadar pek su verilmez, can suyu ile yetinilir. Ancak ihtiyaç duyulursa sulama yapılabilir.
Bitki ilk meyvelerini verdikten sonra ise sulama özel bir önem kazanır. Uygun periyotlarda yeteri kadar sulama yapmak gerekir. Hasat mevsiminde de her hasat sonrası mutlarka sulama yapılmalıdır.
Fideler esas yerlerine dikildikten ve gelişmeye başladıktan iki hafta sonra ilk çapa, ikinci hafta ise ikinci çapa yapılır.
Balkonda domates
Domatesi balkonunuzda bir saksı içinde de yetiştirebilirsiniz. Bunun için ilk adım domates tohumlarını ıslak bir beze koyarak üzerini kapatıp nemlendirmektir. 24 saat böyle beklettikten sonra ertesi gün bir kaba torf ekleyip, tabanını bastırarak düzleştirdikten sonra tohumları üzerine serpin. Toprak zeminini dağıtmadan, yağmurlama yöntemiyle sulayın ve üzerini siyah bir poşet ile kapatın. Çimlenme başlayınca kabı ışıklı bir ortama çıkarın ancak doğrudan güneş ışığına maruz kalmamasına da dikkat edin. Daha sonra "şaşırtma" yapılır. Fideleri bir yerden alıp, başka bir yere dikme işleminin adı şaşırtmadır. Gerçek yapraklar çıkmadan önce şaşırtma yapmak gerekir. Bunun için, fideleri bir gün önceden iyice sulayın. Sabah erken saatte veya akşamüzeri yaprakların altından hafifçe tutarak fideleri sökün. Daha önceden hazırladığınız naylon torbalara toprak doldurarak dikin. Bu işlemden sonra fideye cansuyu vererek birkaç gün ışıklı bir yerde bekletin.
Bitkiler 5-6 yapraklı hâle geldiğinde bitkileri saksıya dikmeniz gerekir. Geniş bir saksıya ihtiyacınız olacak, toprak hazırlığını yaparak domatesinizi saksıya dikin. Artık siz de bir domates üreticisisiniz.
|
Domates |
|
Cankat
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 04.04.2009
Mesajlar: 725 Şehir: İzmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc35206
Gönderme Tarihi: 07.Nis.2009
2,925 defa indirildi / yazdırıldı
|
THY Skylife
İpek Yolu üzerinden gelen gıdaların gerek pahalılığı gerekse ulaşım zorluğu insanoğlunu yeni lezzetlerin ve deniz aşırı kıtaların keşfine yöneltmişti. Özellikle Yeni Dünya'nın keşfiyle eski kıta her anlamda, uçsuz bucaksız boyutlara yelken açtı. Yeni tanışılan gıdalar her iki dünyada yaşayan insanlar için önemli ve lezzetli fırsatlar anlamına geliyordu. Bu gıdalardan biri domates; ilk önceleri pek önemsenmeyen, daha sonraları mutfak kültürlerini derinlemesine etkileyen bir sebze oldu.
NE ZAMAN YENECEĞİ BİLİNEMEMİŞ
Çıkışı Meksika olan domatesin tarih öncesine kadar giden bir geçmişi olduğu bilinir. Ancak Avrupa'ya, 16. yüzyılda İspanyollar tarafından ilk defa getirilir. Ham haldeyken oldukça keskin, olgunlaştığında sulu ve yumuşak, piştiğinde dağılan bir yapısı olduğu için insanlar domatesin zehirli olabileceği şüphesine kapılır ilk önceleri. Bir anlamda domatesin hangi aşamasında yenebileceğine karar verilmesi için dahi, uzun yıllar geçmesi gerekir.
ÖNCELERİ YEŞİLİ YENİRMİŞ
Osmanlı İmparatorluğu'na 17. yüzyılda tanıtılan domates, ilk başlarda ham halde, yeşil olarak tüketilir. Kırmızıya döndüğündeyse bozulduğu düşünülüp pek tercih edilmez. Osmanlı'da domatesin yeşil haline bir nevi patlıcanı andırdığı için 'Frenk badıcanı' adı verilir. Batıdan gelen ürünlerin başına 'Frenk' kelimesinin eklenmesi Osmanlı'da çok kullanılan bir yöntemdi.
AZTEK'İN 'TOMATL'I
'Domates' kelimesinin kökü Aztek dilinde kullanılan 'tomatl' kelimesine dayanmaktadır. Avrupa'ya ilk getirildiğinde bir afrodizyak olarak görülen domatese 'aşk elması' veya 'altın elma' anlamına gelen isimler de verilir. Örneğin İtalyanca'da domatesin karşılığı 'pomodoro'dur ve 'aşk elması' anlamına gelir. İngilizce, İspanyolca, Fransızca ve Türkçe'de ise Aztek dilindeki 'tomatl' kökünden türetilmiş isimler kullanılır.
DOMATESİN MUTFAKLARA GİRİŞİ
İtalya, domatesi mutfağına sokan ilk ülkedir. Domates ve domates ürünleri bu mutfak kültüründe bugün de çok yoğun kullanılmaktadır. Her ne kadar İspanyollar tarafından kıtamıza getirilmiş olsa da; domatesin Balkanlar'dan başlayarak Akdeniz ülkelerine, Orta Doğu'ya ve yakın Asya'ya tanıtılmasında Osmanlılar'ın büyük rolü olmuştur.
Domates, Akdeniz mutfak kültürleri arasındaki farklılıkları birbirine bağlayan sebzedir. Tatlıdan tuzluya, suyundan sosuna, çorbasından dolmasına, kurusundan turşusuna kadar birçok sayısız yemek tarifine malzeme olan domates; çiğ tüketilme özelliğinden ve kuşkusuz insanı teslim alan lezzetinden dolayı mutfakları etkisi altına almıştır. Özellikle 18. yüzyıldan sonra Türk mutfağında kullanımının artmasıyla, Osmanlı mutfağı pişirme tekniklerinin kaybolmasına da neden olduğu düşünülmektedir.
Zira keskin lezzetiyle domates, tabaktaki diğer yiyeceklerin önüne geçer.
TÜRK MUTFAK KÜLTÜRÜNÜ DEĞİŞTİRİR
Ülkemizde geleneksel zeytinyağlı dolma içlerine dahi girmiştir domates. Ege bölgesi dışındaki tüm mutfaklarımızda kullanımının artmasıyla damak zevklerimizi istila etmiş durumdadır. Özellikle Anadolu mutfak kültüründe, beslenme sistemlerinde derinlemesine farklılıklara sebep olduğunu söyleyebiliriz. Yetiştiği mevsim dışında da kullanımı için çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Domates salçası yapımı Anadolu'da kışlık kiler hazırlıklarının geleneksel programının içinde önemli yer tutar örneğin. Yaz ile sonbahar arasında, evlerin damlarında domates salçası güneş yardımıyla yapılıp kilere kaldırılır. Salçanın yanı sıra, sıkılan domates suları pastörize edilerek şişelerde saklanır, yemeğin pişme suyu olarak kullanılır.
BİR YAZ SEBZESİYDİ!
Çağdaş yaşamın gereği olarak kırsaldan kentsel düzene geçiş, insanı yiyeceklerin kaynağından uzaklaştırmıştır. Bu nedenle, kırsalda üretilen yiyeceklerin yerleşim alanlarına bozulmadan taşınması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bugün gerek koruma, gerek taşıma ve gerekse ekonomik zorlamalar yiyeceklerin doğal yetiştirme teknikleriyle üretilmesini engellemektedir. Bir anlamda sanayi tipi tarla ürünleri geliştirilmiştir. Gün geçtikçe eski aromalar ve lezzetler mazideki güzel hatıralar arasına katılmaktadır. Özellikle de domates bu süreçten payını fazlasıyla almış bir sebzedir. Ve ne yazık ki yeni doğmuş bebekler, ileride domatesin bir yaz sebzesi olduğunu bile algılayamacaklar.
|
|
Domates Tarifleri Diğer Konular
|
|