|
|
Mısır Hakkında |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc177655
Gönderme Tarihi: 08.May.2024
109 defa indirildi / yazdırıldı
|
Mısır dünya çapında sevilen bir besindir. Meksika ve Orta Amerika kökenli bir bitkidir. Haşlanmış sade bir şekilde tüketildiği gibi, közlenmiş ve patlamış olarakta tüketilir. Hem de yemek ve salatalara eklenen mısır, Haziran ayında tezgahlarındaki yerini almaya başlar. Konserve, cin mısır gibi farklı çeşitlere ayrılan mısırın en sevilen hali, süt mısırdır. Ülkemizde en çok Adana, Konya, Karaman, Osmaniye, Diyarbakır, Sakarya ve Eskişehir’de üretilir. Lezzetli bir mısır pişirmek için, taze mi, yoksa bayat mı olduğunu anlamanız gerekir.
|
Taze Mısır |
|
müdür
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 13.09.2010
Mesajlar: 45 Şehir: Şanlıurfa |
Kısa URL: https://ml.md/lc57341
Gönderme Tarihi: 07.Kas.2010
1,884 defa indirildi / yazdırıldı
|
Memleketimizin Karadeniz sahil ahalisiyle Rumeli'de, Deliorman ve havalisinde, çok sevilen Mısırbuğdayı pek faydalı ve besleyici gıdalardandır.
Mısır, bir kere tabiati mülayim tutar. Barsakları yormaz. Çok idrar verici hassası dolayisiyle mısır püskülleri kaynatılıp ilâç makamında içilir.
Taze süt mısırları haşlanıp zevkle her yerde ve mesirelerde yenilir. Kebabı yapılır.
Mısır, bele ve iliklere kuvvet verir ve bünyenin inkişafına ve vücudun tenasüp ve güzelliğine hizmet eder. Çünkü bol vitaminli dir.
Mısır buğdayından pek lezzetli ekmek imal edilir. Lâzların Mısır ekmekleri meşhurdur. Bu sebeplerden, taze mısır ve mısır buğdayını severler.
|
MISIR |
|
Ewa Atabaş
Aşçıbaşı
Kayıt: 20.05.2010
Mesajlar: 23 Şehir: Ankara |
Kısa URL: https://ml.md/lc51860
Gönderme Tarihi: 20.May.2010
1,900 defa indirildi / yazdırıldı
|
Kış aylarında patlamışı, gevrekleri, dondurulmuşu ve konservesiyle boşluğunu doldurmaya çalıştığımız taze mısır, bize yazın geldiğini hatırlatan bir haberci gibi., Yaz aylarında haşlanmış ve közde pişmiş mısırdan bol bol yemeyi ihmal etmeyin.
Mısır ya da latince adıyla "Zea mays" Orta Amerika kökenli bir sebze. Orta Amerika'da 5.000 yıldan fazla süredir yetiştirildiği sanılıyor. Avrupa'ya gelişi ise 16. yüzyılda gerçekleşmiş. Mısır yaz ve sonbaharda piyasaya çıkıyor, Avrupa ülkelerinde ise konserve minik mısırlar (babycorn) bütün sene boyunca satın alınabiliyor.
SATIN ALIRKEN VE SAKLARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:
Mısır satın alırken parlak, açık krem rengi taneleri olan koçanları tercih edin. Koyu sarı taneleri olan mısırları almayın çünkü bu renk, mısırın kart-laştığını gösterir. Yumuşak ve taze mısırın tanelerinin içi sütümsü ve tatlı bir sıvıyla dolu olur. Mısırı hemen aldığınız gün ya da bir iki gün içinde yiyin. Tuzsuz, kaynar suda 10 dakika kadar haşlayın. Yeterince sütlü değilse kaynama süresini uzatın. Eğer dilerseniz kaynatırken biraz şeker ilave edebilirsiniz. Tuz ve fazla pişmek mısırı sert-leştirir. Mısır mangalda pişirildiğinde de son derece lezzetli olur. 8-10 dakika pişirildikten sonra sade olarak veya üzerine tereyağı sürülerek yenir. Eğer mısır biraz kartsa öncelikle 10 dakika kadar haşlayın. Daha sonra mangalda pişirin. Alternatif pişirme şekillerinden biri de mısırı ilk önce hafifçe yağlamak daha sonra alüminyum folyoya sarmak ve 180 derece fırında 30 dakika pişirmek.
|
Mısır |
|
yedek
Aşçıbaşı
Kayıt: 09.07.2009
Mesajlar: 28
|
Kısa URL: https://ml.md/lc38033
Gönderme Tarihi: 09.Tem.2009
1,790 defa indirildi / yazdırıldı
|
Mısır, yağmurlu ve orta iklimlerde yetişen bir Uründür. Mısır ezmesi filiz ve dış kabuk ayıklandıktan sonra taneler çekilerek elde edilir. Tanelerdeki yağlar ve protein yıkanırken ayrıldığından mısır unu sadece nişastadan müteşekkildir. Mısır ekmeği kabarmayan yassı bir hamurdur, mısır yağının kendine muhsus bir kokusu olup acımaya müsaittir. İtalyanların mısır unu ve peynir ile yapılan (polenta) adlı milli yemeği vardır. Afrikada, mısır ve etle yapılan yemekleri başlıca yiyeceklerini teşkil etmektedir.
|
Püskülü ben olayım Mısır |
|
Cankat
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 04.04.2009
Mesajlar: 725 Şehir: İzmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc35489
Gönderme Tarihi: 16.Nis.2009
1,965 defa indirildi / yazdırıldı
|
THY Skylife
Çocukken her mevsimin kendine özgü bir kokusu, tadı, hatta sesi vardı... Karanlık kış gecelerinde burnumu kar tadında cama dayayıp, bozacının geçişini biraz da korkuyla seyrettiğimi hatırlarım: "Bozaaaa"... O yüksek perdeden evimizin içine dek gelen sesi hâlâ kulaklarımda çınlar. Yazın gelişi de sokaktan gelen seslerden belli olurdu biraz. "Domates, patlıcaaaan" ya da "Dolmalık biber geldi hanııım"a aldırmaz, "Dondurma kaymaak"ın peşinde koşardım. El arabasına koyduğu kaynar kazanlarıyla sokak sokak gezen mısırcının yarattığı heyecan da başka türlüydü elbet. "Çocuğa bir sütlü mısır" derdi annem. Yeşil mısır yapraklarına sarılan sıcacık kaynamış mısır, bol bol tuzlandıktan sonra minicik elime tutuşturulurdu. Ha, tabii bir de közde mısır ile sinema girişlerinde görüp de tutturduğum patlamış mısırlar vardı. Günahlarını almayalım, onların tadı da başka güzeldi. Bugün hâlâ yazın geldiğini, mısırcıların sokaklarda arabalarıyla sökün etmesinden anlarım. Sarı sarı tanelerini dayanılmaz bir iştahla mideye indirirken de yüzyıllar önce onu Yenidünya'dan taa buralara getirmeyi akıl eden Kolomb'a teşekkür ederim, taa içimden. Amerika kökenli olan mısır, buğdaygiller ailesinden. 'Samanlı' ve 'küçük taneli' diye tanımlanan tahılların tersine, büyük taneli, kalın saplı, sık dizili tanelerle donanmış bir tahıl. Mısırın yabani olarak yetişen ilk türü bilinmiyor. Ancak bu tahılın yapısal özellikleri Meksika'daki yüksek yaylalarda kendiliğinden yetişen kimi buğdaygillerde bulunuyor. Mısır, Eskidünya'nın tarımla ilgilenen toplulukları tarafından bilinmeden önce Orta ve Güney Amerika'da yetiştiriliyormuş. Bugün dünyadaki toplam mısır üretiminin yarısı, Amerika'da yapılıyor. Kolomb öncesi Amerika kıtasında, Aztekler ve Toltekler tarafından yetiştirilen mısır, bu halkların da başlıca besin kaynağıymış. Mısır daha sonra ABD'nin güneyindeki Kızılderililer, Guatemala'daki Mayalar, Kolombiya'daki Çibçalar ile Peru'daki İnkalar ve Keçuvalar tarafından da hızla benimsenmiş. Peru'da, Kolomb öncesi döneme ait mezarların çoğunda mısır kalıntıları bulunmuş. Kökeni MÖ 4000 veya 6000 yıllarına kadar uzanan bu 'mısır uygarlığı'nı Eskidünya, 1400'lü yılların sonunda keşfetmiş.
Kolomb'un İspanya'ya dönerken Amerika'dan getirdiği mısır, 15. yüzyılda Asya'ya ve Akdeniz'in kuzeyindeki ülkelere, 16. yüzyılda da Batı Afrika, Hindistan ve Çin'e götürülmüş. Türkiye'ye Kuzey Afrika yoluyla Mısır ve Suriye üzerinden geldiği ve bu nedenle bu değerli tahıla 'mısır' adı verildiği sanılmakta. Türkiye'den Orta Avrupa ülkelerine yayıldığı bilinen mısıra, Fransa'da İspanya buğdayı, hintdarısı gibi isimlerin yanı sıra, Türk buğdayı denmesinin sebebi de bu olmalı. Mısır, Türkiye'de en fazla Karadeniz Bölgesi'nde yetiştiriliyor ve en çok da burada tüketiliyor. Karadeniz insanının yaşamının önemli bir parçası mısır. Her evin bahçesinin bir tarafı mısır tarlası. Ve o tarlanın diğerlerinden ayrıcalıklı, belki birazcık da kutsal bir tarafı var. Nasıl olmaz? Karadenizlilerin bütün bir sene ekmeklerini yaptıkları, yemeklerine kattıkları, pişirip yedikleri, hayvanlarına yedirdikleri başlıca besin maddesi, mısır. Belki de bunun için çocuklarına bakar gibi bakıyorlar mısırlarına. Ekiyorlar, daha iyi yetişmesi, bire üç-dört vermesi için toprağını havalandırıyorlar.Ona zarar verecek otlardan, böceklerden korumak için ilaçlıyor, temizliyorlar.
Sonra çocukları büyüyünce, boylarını aşınca, meyvelerini elleriyle topluyorlar. Onların gözünde öyle değerli ki mısır, onu saklamak için özel ambarlar yapmışlar tam da evlerinin yanı başına, öğütmek için de değirmenler. Mısırın ekmek haline getirilmesiyse epey zor bir iş. Toplanan ve kurutulan mısır koçanlarının üzerindeki mısır taneleri koçandan ayrılıyor. Ayrılan bu taneler, bir değirmene götürülüyor ve burada öğütülerek mısırunu haline geliyor. Elde edilen bu mısırunundan artık mısır ekmeği yapılabilir. Bu kadar uğraştan sonra yapılan mısır ekmeği, hem sağlıklı hem de verilen zahmete değecek lezzette oluyor. Mısırunu Amerika'da peksimet, bazı Avrupa ülkelerindeyse lapa ve pasta yapımında da kullanılıyor. Mısırlar tarladan toplandığında, gülüyor bütün yüzler. Tazecik mısırları yemek için geceleri ateşler yakılıyor, kazanlar kaynatılıyor. Ateşin başında oyunlar oynanıyor, sohbetler ediliyor. Ateşin aydınlattığı yüzler gülüyor, çünkü hasat zamanı bitti. Artık, ektiklerini biçtiler. El emekleriyle, özenle yetiştirdikleri ürünlerini yiyorlar, yediriyorlar.
Ve daha da önemlisi onlar için, hayvanlarını besliyorlar bu mısırla. Alın teri dökerek yetiştirdikleri mısırlarıyla, günlük hayatlarında en az onun kadar yaşamsal değeri olan hayvanlarını besliyorlar.Bugün dünyada, mısır hâlâ çok değerli ve yerleşmiş bir mısır kültürü var. Belki ilk yetiştirildiği, belki de en çok yetiştirildiği yer olmasından dolayı Amerika, tadına doyulmaz bir mısır kültürüne sahip. 'Popcorn' (patlamış mısır) ve daha sonra ortaya çıkmış olsa da mısır cipsleri, bugün pek çok kişinin vazgeçilmezlerinden. Film seyrederken bir taraftan da atıştırdığınız, koca karton kutuların içindeki mısırların sinema keyfine ayrı bir tat kattığı şüphesiz. Çocukluğumuzun kış gecelerinde sıcacık sobanın başında mısır patlatan büyükannelerimiz masalların yanında eşsiz bir tat sunardı. Bugünse patlamış mısır makineleri ve büyük ekran televizyonlarımız var. Bu yeni moda 'popcorn'lar eskisi kadar tat vermese de, sokak satıcılarının sattığı altın dişli mısırların tadı da kokusu da hâlâ eski kıvamında...
* Prof. Dr. Metin And, Türkiye Bilimler Akademisi üyesi.
|
Mısır |
|
Cankat
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 04.04.2009
Mesajlar: 725 Şehir: İzmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc35328
Gönderme Tarihi: 11.Nis.2009
1,850 defa indirildi / yazdırıldı
|
THY Skylife
İnsanlar ve hayvanlar, beslenmeye ihtiyacı olmayacak şekilde yaratılsalardı acaba dünya nasıl bir yer olurdu? Belki de bugünkü medeniyet seviyesine asla ulaşamazdık. Çünkü araştırmacılar, insanların ve hayvanların ekmek peşindeki bitmek bilmeyen serüveninin, nüfusun ve yerleşim yerlerinin genişlemesinde, ekonomi ve siyasetin gidişatında, ticaret alanlarının belirlenmesinde, savaşların sonuçlarında ve Yenidünya’nın yani Kıta Amerikası’nın keşfinde büyük etkisi olduğunu aktarıyorlar.
Yiyecek sıkıntısı içinde olan Avrupa, İpek Yolu’nun Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmesiyle başka kaynaklar aramaya yönelmesiydi, belki de Kristof Kolomb 1492’de Atlantik Okyanusu’nu aşarak Kuzey Amerika’yı keşfedemeyecekti. Böylece hem o hem de bizler, dünyanın önemli besin kaynaklarından biriyle, mısırla tanışamayacaktık.
Kolomb ile birlikte Avrupa’ya gelen ve dünyanın geri kalanına yayılan mısıra çeşitli isimler verilmiş. Türkiye’de, Anadolu topraklarına Mısır ve Suriye üzerinden geldiği için ‘mısır’ denildiği sanılıyor. Türkiye’den Orta Avrupa ülkelerine götürüldüğü bilinen mısıra Fransızlar İspanya tahılı, hintdarısı gibi isimlerin yanı sıra Türk buğdayı da diyorlar.
BİRE BİN VERİYOR
Binlerce yıldır Kıta Amerikası’nın besin kaynağı olan mısır, buğdaygiller ailesinden... Üç yüzden fazla çeşidi, yüzden fazla soy grubu ile bağı ve bir o kadar da yetiştirme tarzı var; ama yine de yabani olarak yetişen ilk türü bilinemiyor. Bir tanesinden bin tane üretilebilen mısır, hemen hemen dünyanın her yerinde yetişebilen bir tarım ürünü. Genel yapısı bozulmadan değişime müsait olması, farklı amaçlar için de üretimini mümkün kılıyor.
Ekimi fazla araç gereç gerektirmeyen mısır, bir kişinin tek başına yardım almaksızın yetiştirebileceği bir ürün. Kurutulduktan sonra ya bütün olarak ya da öğütülüp farklı biçimlerde saklanabilen mısır, sadece insanların değil hayvanların beslenmesine de büyük katkı sağlıyor. Dünyada üretilen mısırın yüzde yirmisi doğrudan insan tüketimi için, kalan bölümü ise etil alkolden plastiğe, hayvan yeminden hazır gıdada kullanılan destek maddelerine dek pek çok alanda kullanılıyor.
KARADENİZ İNSANININ VAZGEÇİLMEZİ
Türkiye’de mısır özellikle Karadeniz insanının olmazsa olmazıdır. En çok bu bölgede yetiştirilir ve tüketilir. Üzerine yazılan türkülerin, şiirlerin, anlatılan masalların haddi hesabı yoktur. Her ne kadar uzmanlar Karadeniz Bölgesi’nin mısırın verimli yetişmesi açısından ideal bir yer olmadığını söyleseler de hemen her evin bahçesinde mutlaka bulunur. Zira Karadeniz’in dağlık coğrafyası, dik yamaçları buğday dikimine imkân vermez. Bu nedenle ekmeğinden tatlısına, hamsi kuşundan mıhlamasına Karadeniz mutfağının her zerresinde mısır vardır. Kıta Amerikası’nda bile mısırın bu kadar yaygın kullanıldığını göremezsiniz. Örneğin Karadenizli fotoğraf sanatçımız Önder Durmaz’ın önerisiyle hazırladığımız ‘mamalika’ Balkanlara dek uzanan bir yemek kültürüdür. Bir Boşnak muhaciri olarak benim çocukluğumun da en keyifli yemeğidir bu... Boşnakların ‘kaçamak’ dedikleri mamalika, kaynayan tuzlu suya mısır ununun azar azar dökülüp iyice karıştırılmasıyla yapılır. Tepsiye alındıktan sonra havuz şeklinde açılıp içine eritilmiş tereyağı ilave edilir ve tulum peyniri serpiştirilir. Gerçi Karadenizliler mamalikayı her haliyle tüketirler. İçine pekmez katıp tatlı, peynir koyup kahvaltı niyetine yerler.
Karadeniz insanının bitmek bilmeyen enerjisinin hamsi ile birlikte adeta kaynağı olan mısırı bütün olarak ister közde ister haşlayarak yiyebilirsiniz. Ama onunla yapılan yemeklerin tadı da bir başkadır.
|
|
Mısır Tarifleri Diğer Konular
|
|