|
|
Havuç |
|
asil
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 10.03.2009
Mesajlar: 39 Şehir: İstanbul |
Kısa URL: https://ml.md/lc34455
Gönderme Tarihi: 10.Mar.2009
1,759 defa indirildi / yazdırıldı
|
Bütün mevsim bulunan havuçların mayıs - eylül arasındakilerine Demet havucu denilmektedir. Ekim - nisan arasındaki asıl yemeklik havuçların en makbulleri de Beypazarı havuçlarıdır. Bunların renkleri kırmızı, boyları da çoğunlukla 20 santim arasındadır. Yüzer gramlarında 40 kalori vardır.
|
Havuç |
|
Cankat
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 04.04.2009
Mesajlar: 725 Şehir: İzmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc35222
Gönderme Tarihi: 07.Nis.2009
2,374 defa indirildi / yazdırıldı
|
THY Skylife
Mutfaklarda vazgeçilmez yoğunlukta kullandığımız sebzeler vardır; bir maydanozgil familyasından olan havuç da bu listenin başında gelir. Turuncu rengi ile iştahımızı kabartır, içmizi açar; sulu ve gevrek haliyle keyifle tüketilen bir kök bitki olarak sofralardaki yerini alır. Kök sebzelerin çoğunda az miktarda da olsa toprak tadı hissedilir, fakat topraksı bir kokusu olmadığı gibi havuç, meyvemsi bir tada da sahiptir. Bu nedenle günün her saati rahatlıkla çiğ olarak çerez niyetine bile tüketilir. Mutfakta kullanım alanı oldukça geniş olan havuç, birçok evrim geçirdikten sonra bugünkü cazibesini kazanır. İşte bu noktada şunu sormak gerekir: Eğer havuç, Hollandalılar onu yeniden keşfetmesiydi bugün bu kadar tercih edilir miydi?..
EN KEYİFLİ YİYECEKLERİN BAŞINDA
Araştırmalar gösteriyor ki yabani havuç ilk olarak Asya’da ortaya çıktı. Koyu mor rengindeki bu yabani bitki acımsı, damağa pek de hoş gelmeyen bir lezzete sahip olduğundan pek itibar görmedi. Bazı yiyeceklerin kutsal kitaplarda adı bolca geçer ve bu nedenle bu yiyeceklere daha fazla önem verilir; yabani havuca kutsal kitaplarda da rastlamak mümkün değildi.
Özellikle karanlık ve ortaçağlarda sadece kendi için değil, aynı zamanda hayvanları için de yiyecek kaynaklarına ulaşmak zorunda olan insanoğlu, damak tadına pek de uygun olmayan bu yabani havucu, evcil hayvanların beslenmesinde değerlendiriyordu. Ta ki hayvanlar da yeni havucun farkını keşfedinceye dek. Artık onlar da yabani havuç yemek istemiyor, bu yeni ‘tatlı’ havucu tercih ediyorlardı. Havuç insanlar ile hayvanların ortak olarak tükettikleri en keyifli yiyeceklerin başında gelir oldu.
YENİ BİR HAVUÇ YARATILDI
15. yüzyıla kadar havucu bugün bidiğimiz haline getirmek için yoğun çabalar sarf edildi. Ve nihayetinde, Hollandalı botanikçiler bunu başarabildi. Bu büyük başarı, o dönemde Avrupa’da çok ses getirdi. Hollandalı futbolcular karşılaşmalara genellikle portakal rengi formalarıyla çıkarlar. Bu nedenle genelde medya onlara ‘portakallar’ der. Bana kalırsa, formalarının rengi portakaldan ziyade havuçtan geliyor olmalı. Zira Hollanda portakal yetiştiren bir ülke değil ama tüm dünyaya havucu kazandırmış bir ülke.
ARAPÇA’DA ‘HAVUÇ’UN KARŞILIĞI ‘CEZER’DİR
Havuç kısa sürede tüm dünya mutfaklarında temel bir ürün olarak yer aldığı gibi, damak tadında da beğeniyi kazandı. Ucuz bir sebze olması sebebiyle tuzludan tatlıya, tüm alanlarda tercih edildi. Özellikle 16.yüzyıl Avrupası’nda şeker temini pek kolay değilken, şeker içeren havuç, ‘puding’ olarak pişirilirdi. Böylece havuç insanların tatlı ihtiyacını da karşılıyordu. Günümüzde havucun tatlı dünyasındaki kullanım alanı geçmişe göre çok daha arttı. Çünkü insanlar rafine şeker kullanımını azaltmak için çözüm arayışına girdiler.
Ülkemizde havuç tatlılarının başında cezerye gelir. Arapça’da ‘havuç’un karşılığı ‘cezer’dir. Cezerye, Akdeniz bölgesine ve daha çok Mersin’e ait bir tatlı olarak bilinir. Osmanlı döneminde Ortadoğu’dan bölgeye çiftçilik yapmak üzere gelenlerin etkisiyle cezerye ismi ortaya çıkmıştır. Cezerye Ortadoğu mutfağında geleneksel olarak bulunan bir tatlı değildir aslında. Ülkemizde giderek yaygınlaşan cezerye artık çok farklı çeşitlerde de üretiliyor. Neredeyse lokum kadar ilgi gördüğünü bile söyleyebiliriz. Mısır Çarşısı’nda bu zenginliği, döner kebabı gibi kesilerek, hoş görüntüler sunan cezeryelerde de görmeniz mümkün.
TÜRK MUTFAĞI HAVUCU PEK SEVER
Ülkemizde kara havuçla yapılan şalgam, dünya gastronomisine yapılmış önemli bir katkıdır. Dünya mutfakları havucu çoğunlukla yemeklerin altyapısında, (et suları, sos veya yemeğin tat ve rengini sağlamak gibi) kullanır. Türk mutfağında ise havucun kendisi gerek soğuk, gerekse sıcak yemek olarak sıklıkla tüketilir. Havuç bastı, zeytinyağlı, kızartma, söğüş salata ve dolması gibi birçok yemeği yapılır. Hatta ünlü Ayvalık perşembe pazarını ziyaret ederseniz, yahnilik otun satıldığına tanık olursunuz. Yahnilik otun içinde birçok yabani yenebilir ot bulunur. Bu otların içinde kökü olmayan yabani havuç otu da vardır. Bu otlar ile pek çok yemek yapılır. Denemekte fayda var, böylelikle evrimleşmemiş havucun otunu da tatmış olur, havucu her haliyle sevmiş ya da yeni bir başlangıç yapmış olursunuz…
|
Havuç |
|
hasat
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 28.07.2009
Mesajlar: 41 Şehir: Antakya |
Kısa URL: https://ml.md/lc49440
Gönderme Tarihi: 28.Mar.2010
1,830 defa indirildi / yazdırıldı
|
Havuç, mutfağımızda ki ilaç gibi. Özellikle deri ve akciğer kanserine karşı mükemmel bir önleyici. Havucun içerdiği falcarinol etkin maddesinin iki önemli etkisinden birisi tümör oluşumuna engel olabilmesi. Bu özelliğiyle havuç, kansere karşı önleyici. Falcarinolün ikinci etkisi de tümörün büyümesini yavaşlatabilmesi. Ancak bu özelliklerinden yararlanabilmek için düzenli bir havuç kürü yapılması öneriliyor.
Havuç düzenli olarak tüketildiğinde, sigara içenler dahil, akciğer kanserine yakalanma riskini en aza indiriyor. Sık sık havuç tüketen kişilerde gırtlak, idrar kesesi, rahmin boyun bölümü, kalın bağırsak, prostat, yemek borusu ve kadınlarda menopoz sonrası göğüs kanserine yakalanma ihtimalinin azaldığı saptanmış. Düzenli tüketildiği sürece kandaki kolesterol seviyesini düşürüyor. Araştırmacılar kanser riskini düşürmek için günde 12 bin 500 IU karoten tüketimi öngörüyor. Çiğ bir havuçta ise 13 bin 500 IU karoten var.
Menenjit, beyin iltihabi ve gebelikte düşüğe sebep olan maddenin etkilerini engellediği belirlenen havuç, yüksek oranda lif içerdiği için hem kabızlığa ama hem de diyare-ye iyi geliyor. Aynı zamanda, sindirimi kolaylaştırıcı, gaz söktürücü, idrar artırıcı, yanık ve kaşıntıları iyileştirici, afrodizyak etkileri olduğuna da inanılıyor.
Domatesin ardından en çok A vitamini içeren havuç, bu nedenle gözler için çok faydalı. Ancak A vitamini yağda çözündüğü için, havuç suyu içerken birkaç damla da yağ katmak gerekiyor. Lezziz havuç suyu yemek borusu ve mide yanmasına iyi geliyor. Havuç suyunun özellikle sigara tiryakileri için balgam söktürücü etkisi de var.
Havucun, başlangıç aşamasındaki Alzheimer hastalığını önlemede de olumlu sonuçlar verdiği belirtiliyor. Bu tedavi, bir kür halinde uygulanıyor. Düzenli havuç yenmesi, sedef hastalığının tekrarlanma oranını azaltıyor. Havuç suyu deri kuruluğuna ve deri lekelerine de iyi geliyor.
Kalp krizi sonucu oluşabilecek felci engelliyor. Safra kesesi taşlarını, bağırsak parazitlerini, boğaz ve bademcik enfeksiyonlarını önlüyor, iştahı artırıyor.
Havuç yağı da ultraviole ışınlarına karşı vücut bağışıklı-lığını arttırıyor, cildin bozulmasını önlüyor. Güneş yanıklarının iyileşmesine yardımcı oluyor. Damar sertliğinde, bacak ağrılarında, dişetinin kuvvetlendirilmesinde rol oynuyor. Ayrıca ses tellerine faydalı ve bronzlaştırıcı olarak kullanılıyor.
|
|
Havuç Tarifleri Diğer Konular
|
|